şiirle sözle öze akanlar.. etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
şiirle sözle öze akanlar.. etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ağustos 2009 Cuma



Döndü halka/ döndü olanca hızıyla/ toprak ki siyah bir halka idi/ ve geceye saklanırdı bazen/tuttu su ile karıştı/ su ki sarı bir halka idi/ rengiyle dalaşırdı bazen/ tuttu toprağı kucakladı/ eğildim suya baktım/ suda kendimi gördüm/ kendimi sen sandım/ sarılmak için atıldım köprüye/ köprüye hıncım yalan imiş/ onu yıkarken suya karışan/ ben oldum

Bir de baktım/ ben ben değilim artık/ sûretim başka bir sûret/ ismim bir başkasının ismi/ gönlüm ne yöne akar/ ben ne yöne/ verdiğin emaneti yitirdim yollarda/ hata ettim/ kusur ettim/ affola...

Elif Şafak; Pinhan.

22 Haziran 2009 Pazartesi

almak ve vermek hakikatte BiR ve aynı şeydir (courses of miracles 108)

31 Mayıs 2009 Pazar

Sevgi herşeyi fethetmez ama herşeyi düzeltir,
Beden kutsal ruhun tapınağı değildir, tapınak "kutsal" bir ilişkidir.
Bir kimse/nesne ile kurduğun ilişki, kutsal bir ilişkidir, her karşılaşma işte bunun için kutsaldır.
Onda ne görür, ne düşünürsen o'sun (bir açıklama: bu spiritüellerin agzına pelesenk olan aynalık değildir, bu "bende gördüğün, sen de olan demek" değildir, bu, benim; sen de ne gördüğüme ilişkindir, çünkü sende ne görürsem bilirimki ben de olandır, yoksa başkasının benim hakkımdaki düşüncelerine takılmak demek değildir, başkası bugün benim için iyi, yarın kötü düşünebilir, adı üstünde, bu düşüncedir ve gelir geçer, bunu şöyle ifade edebilirim belki kısaca, ben kirkbin aynali bir lambayim, başkasında gorduklerim nefsime ait olan ve aynamda temizleyip parlatmam gerekenleri gosterir, aynamdaki her parlama ile BENBENden içeri girerim ) o insanda ya kendini bulur ya da kendini yitirirsin.
Bağışlamak, affetmek, kurtuluşundur ki; zaten kurtuluş, O'nun evladı olan senin, en saf halindir, öyle yaratıldın, sahte benlik algınla O’ndan ayrı olduğunu sanıyorsun..
Ego suçluluğu seçiştir, Kutsal ruh ise suçsuzluğu seçiştir, sen her zaman masumdun, masumsun..
Özel bir ilişki, özel bir sevgi, egonun seni cennetten uzak tutmak için kullandığı bir araçtır.
Tanrınınkinden başka sevgi olmadığını anladığında, herkesle kutsal bir ilişki içine girersin.
Sen ayrı, bölünmüş bir parça değilsin, sen kutsal zihnin içindesin, onunla BiR. İman bu BiRliğin görülmesidir, O’nun birleştiridiğini ego ayıramaz.
Tanrı seni kendinden ayrı olarak yaratmadı, ondan hiç ayrı olmadın.Sen sadece bedenden, sadece gözden oluşan bir varlık değilsin, sen şeklin ötesindesin, gözlerinle gördüğünün ötesindeki cenneti bilirsin, o şimdi buradadır, başka bir zaman yoktur her AN şimdidir, hakikat şimdi de gizlidir, Tanrı hakikattir; çünkü o şekle bağlı değildir, şekle bağlı olmadığı için de sırdır, sır da şimdinin içinde saklıdır..
kaynak: course of miracles'dan derleme..

23 Şubat 2009 Pazartesi



tüm dostlarima, sevgimle:)

Bunalıp sıkıldığında
Ve sevecen bir ilgi istediğinde
Ve hiçbir şey, hayır hiçbir şey yolunda gitmediğinde

Gözlerini kapat ve beni düşün
Çok geçmeden orada olacağım
En karanlık gecelerini bile aydınlatmak için

Sadece adımı söyle
Ve nerede olursam olayım, bilirsin
Koşar gelirim, evet gelirim
Seni yeniden görmek için

Kış, ilkbahar, yaz ya da sonbahar
Tek yapman gereken çağırmak
Ve ben orada olacağım, evet olacağım
Senin bir dostun var

Eğer başının tepesindeki gökyüzü
Kararır da bulutlanırsa
Ve o eski kuzey rüzgarı esmeye başlarsa

Sakın kafanı dağıtma
Ve bağır benim adımı
Çok geçmeden kapını çaldığımı duyacaksın

Sadece adımı söyle
Ve nerede olursam olayım, bilirsin
Koşar gelirim, evet gelirim
Seni yeniden görmek için

Kış, ilkbahar, yaz ya da sonbahar
Tek yapman gereken çağırmak
Ve ben orada olacağım, evet olacağım
Senin bir dostun var

Bunu bilmek harika değil mi
Bir dostun var

İnsanlar çok soğuk olabilirler

Seni incitirler, ve terkederler
Ve bırakırsan ruhunu da alırlar
Ama sakın bırakmayasın

Sadece adımı söyle
Ve nerede olursam olayım, bilirsin
Koşar gelirim, evet gelirim
Seni yeniden görmek için

Bilmez misin ki
Kış, ilkbahar, yaz ya da sonbahar
Tek yapman gereken çağırmak
Ve ben orada olacağım, evet olacağım
Senin bir dostun var

Senin bir dostun var şimdi
Bilmek harika değil mi
Bir dostun var

Ralph Nichols “You’ve Got A Friend”(ceviri:Fevziye)

13 Ocak 2009 Salı

bişeyler yazmak için açtım blogu, baktim saat 15.15...
Eleman


Bütün diğer adımların aksine, ulaştığı bu katmanda, oluşan yeni
dengelere, yepyeni gölgeler biçilmişti. Ve tabii ki, ulaşılan her yeni
gerçek biran evvel kabullenilmek , yadırganmadan sahiplenilmek isterdi.

Eleman ise, kesin net biriydi. Evet burada olduğuna göre tabii ki
farklıydı. Ama bu farkı, farklı birer kalıptan yüklenmiş gibi, kenarlı
ve keskindi. Sırf bu yüzden açığa çıkan yaraları ,gölgelere fark
ettirmeden dağlanamayacak kadar çoğalmıştı.

O yaşlı şeytanın sözleri geçti aklından";Yol için zihnine basma kalıp
yapıştırılan düşler sadece süs, temel değil. Kimseden umar
bekleme, ulaşamayacağın yerlere çıplak ve yalnız gitmelisin. Özellikle
yolda yolcu kalanlara dokunma. Yabanlık bulaşmasın adımlarına.
Yoluda düşünme, o kendini bilir. Her hamleyi göreceğim derken,
ruhundaki dehlizlere düşme yeter. Bırak sudan sebeplerden akıp gitsin
zaman.Çünkü zamanın yüklediği görevleri sorgusuzca sırtlanırsan,
yarını düşünmene gerek kalmayacaktır. Unutma ki sen sadece bir
yolcusun. Hiçbir şeyi çözmen istenmiyor";

Eleman şeytana ettiği, ilk büyük küfür bitmeden içinde ki
boşluğu yokluyor. Birazdan, gölgeler devasa kara hacimlerini elemanın
omuzlarına yığacak. Bir adım sonrasında , varlığı bu batığın
içerisinde hastalıklı bir iç çekişmişçesine yankı bulup kaybolacak.
Ve O ihtiyar şeytan, yola sahip olmanın tadına tekrar varacak.

SSDemirci.

15 Ekim 2008 Çarşamba




Sen tohum ektiğin için ağaç çıkıyor değil, bir ağaç varsa milyonlarca da tohum vardır.Neden sonucu takip ediyorsa, sonuç da nedeni takip eder. Zincir böyle işler.O zaman bu bir çembere dönüşür- istediğin yerden başla; ister nedeni yarat, ister sonucu. Ve sana söylüyorum, sonucu yaratmak daha kolay çünkü sonuç tamamen sana bağlı; neden o kadar sana bağlı olmayabilir. Yalnızca belli bir arkadaşımın yanında mutlu olabiliyorum dersem, o zaman mutluluğumu; bu arkadaşa, onun orada olup olmamasına bağlamış olurum. Eğer belli bir zenginliğe ulaşmadan mutlu olamam dersem, mutluluğum o zaman, dünyaya, ekonomik duruma ve diğer her şeye bağlı olur. Bu istediğim gerçekleşmeyebilir. O zaman da ben mutlu olamam.

Neden benim ötemdedir. Sonuç ise içimde. Neden etrafımda, durumlarda, dışımdadır. Sonuç ise benim ta kendimdedir. Sonucu yaratabilirsem, neden de onu takip edecektir. Mutluluğu yani sonucu seç ve bak bakalım ne oluyor..Tüm hayatın bir anda değişecek ve etrafında mucizelerin gerçekleştiğini göreceksin çünkü, sonucu yaratmış olacaksın ve nedenlerde onu takip edecek..

Sorun ne?niye seçemiyorsun? Neden bu yasa üzerinde çalışamıyorsun? Çünkü zihnin, bilimsel düşünce tarafından eğitilmiş zihin, tümüyle diyorki; mutlu değilken mutlu olmaya çalışırsan, bu göstermelik olacaktır. Mutlu değilken mutlu olmaya çalışırsan bu sadece rol yapmak olacaktır, gerçek değil.Bilimsel düşünce bunu söyler, gerçek olmayacak sadece rol yapıyor olacaksın. Ama biliyorsun ki; hayat enerjisinin kendi işleyiş biçimi var. Kendini tamamen vererek rol yapabilirsen, bu gerçeğe dönüşecektir. Bunun tek püf noktası; oyuncunun orada olmamasıdır. Role kendini tamamen kaptırırsan, gerçekle arasında hiçbir fark kalmaz. Yarım yamalak rol yaparsan, işte o zaman göstermelik olur.

Dans edeceksen, şarklı söyleyeceksen, mutlu olacaksan tüm kalbinle ol..kendini hiç tutma, rolün içine dal, rol yapma eyleminin kendisine dönüş, oyuncuyu oyunun içinde erit ve bak bakalım neler oluyor. O gerçeğe dönüşecek; onun kendiliğinden gelmekte olduğunu anlayacaksın, o anda anlayacaksın ki; aslında kendi başına oluyor. Ama kendini tamamen vermediğin takdirde bu gerçekleşmez.

Sonucu yarat, tamamen onun içine gir ve gör ve izle..

Osho; Benim Yolum, 49-51

29 Temmuz 2008 Salı

hayati tersten yasamak..

HAYATI TERSTEN YAŞAMAK
Yasamın en tatsız tarafı sona eriş seklidir.
Şüphesiz ki yaşamı tersten yasamak
Daha güzel, hatta mükemmel olurdu.
Nasıl mı?
Cami'de uyanıyorsunuz.
Bir tahta sandık içersinde,
Herkes karşınızda saf durmuş,
iyiliginize dua ediyor
ve tüm haklar helal edilmis vaziyette.
Tabuttan dogruluyorsunuz,
yasli, olgun ve agirbasli olarak.
Herkes etrafinizda, büyük bir itibar,
iltifatlar, çocuklar torunlar hepsi hazir.
Arabaniza kurulup evinize gidiyorsunuz.
Dogar dogmaz devlet size maas bagliyor,
aylik veya üç ayda bir maasinizi aliyorsunuz.
Ne güzel, hazir maas, hazir ev...
Altmisli yaslara kadar hersey garanti,
huzur içinde yasiyorsunuz.
Sagliginiz gittikçe düzeliyor,
kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz.
Birgün çalismak istiyorsunuz
ve ise ilk basladiginiz gün
size hosgeldin hediyesi olarak bir plaket
ve altin kol saati veriyor patronunuz..
ve Genel Müdürlük veya
bunun gibi yüksek bir makamdan,
tecrübeli bir insan olarak ise basliyorsunuz.
Herkes karsinizda elpençe divan...
Vücudunuzda da bazi hosa giden hareketler de basliyor.
Gittikçe zayifliyor forma giriyorsunuz.
Diger hormonal aktiviteler artiyor, fevkalade.....
Aman ne güzel günler basliyor...
Derken birgün patron size
artik Üniversiteye gitsen daha iyi olur diyor.
Bu arada Babaniz ortaya çikmis,
'fazla çalistin' diyor.
'artik eve dön, isi birak,
okumaya basla, harçiligin benden olsun...'
Keyfe bakar misiniz ?
Okudugunuz dersler gittikçe kolaylasiyor.
Ekmek elden, su gölden bir dönem basliyor.
Partiler, Diskotekler,Kizlarin sayisi artiyor.
Derken Anne ve Babaniz sizi götürüp getirmeye basliyor,
araba kullanma derdi de yok artik...
Günün birinde sizi okuldan da aliyorlar,
'evde otur, keyfine bak, oyuncaklarinla oyna' diyorlar...
Mamaniz agziniza veriliyor,
zaman zaman altinizi bile temizliyorlar,
hatta bu durum aliskanlik yaratiyor
ve hiç tuvalet kullanmamaya basliyorsunuz.
Derken Anneniz birgün size süt verme kararini aliyor
ve baska bir keyifli dönem basliyor.
Mama artik her yerde, her an ve en taze seklinde hazir.
Bir gün karanlik ilik ve sicak bir ortama giriyorsunuz.
Beslenmek için agzinizi açmaya dahi gerek yok,
bir kordondan besleniyor, sicacik, yumusacik,
gürültü ve patirtisiz bir ortamda yasiyorsunuz.
Küçülüyor, küçülüyor,
ufacik bir hücre halini aliyorsunuz.
Ve günün birinde müthis keyifli bir orgazm ile hayatiniz bitiyor....

CAN YÜCEL

8 Temmuz 2008 Salı



Oturdugun zaman oturdugunu, kalktıgın zaman kalktıgını bil. Savrulup durma..Bir secim yaptıgında bunu tüm ruhunla yap..
Varlıgının bütün gücüyle hata yapmak, titreyen bir ruh hali içinde hata yapmaktan kaçınmaktan daha iyidir.Sorumluluk, eylemin karşılıgında alacagın hazzın ve ödeyecegin bedelin farkında olmak ve farkındalıgın temel alındıgı bir seçim demektir.Ve sonra da bu seçimle barışık yaşamaktır..
D.Millman; dingin savascı..

26 Haziran 2008 Perşembe

"Ve yuzlerce omrunu veya sonsuzlugu baskalarina hizmet ederek gecirmeye gonullu oldugunda artik bir yolu uygulamaya gereksinim duymazsin, cunku Yolun ta kendisi olursun. Hizmet ederek 'sen' yani Bilincli Benlik, insan bicimindeyken bile Ust Benlige ulasabilirsin."

"Bunun gerceklestigini nasil bilecegim?" diye sordum. "Bilmeyeceksin.Bunu farkedemeyecek kadar kendinden gecmis olacaksin!" diye yanitladi,yuzu isil isildi. "Ego, Tanri­nin kollarinda yok olurken, akil da Tanrinin iradesinde kaybolur. Artik yasamini kontrol etmeye ya da belirli bir sekilde gelisme­sini saglamaya calismadan yasamayi birakirsin ve yasamaya baslarsin. Daha buyuk bir amacla, 'daha buyuk resimle' birlesirsin." "Yoldan cekilerek Yolun ta kendisi olursun!"diye ekledi.

Dingin Savasci - Dan MILLMAN

5 Mayıs 2008 Pazartesi



zaman

o zamanın çok ötesinde bir bina

zamanda yolculukta

bina ANa teslim olmuş

zaman ve an içiçe girmiş

bir dost gibi sarmış sarmalamış

dışı zamanda

içi ANda

dışındaki saat

zamanda sonuç

içindeki boşluk

ANda sebep

gölgesi izliyor zamanı

belli ki artık telaşı kalmamış..

düş 5.mayıs.2008

1 Mayıs 2008 Perşembe


http://www.flickr.com/photos/86316872@N00/2357870248/in/set-72157603349684123/
cok zaman önce ezberledigim bir ZEN siiri, bu günlerde tekerleme gibi söylüyorum:))


içeri disari
sakin yavas
derin rahat
birakiyorum gülümsüyorum
simdiki AN harika AN

***

bu da içimden akti azcik hayyamda dokundu sanirim ehi:))


yüreğimde saklıdır mührüm
anahtarı sen
gel aç gir içeri
yok orda senden başka ben
ben ki; baştan aşagi sen..

23 Nisan 2008 Çarşamba

nerede tanımıstım seni daha once


Nerede tanımıştım seni daha önce
Galaksilerin pırıltıları arasında nerelerde oynadık..?
güldük, dans ettik, her anımızı tek tek yarattık ve
maceralarımıza karar verdik, dalalım diye.
Sevgi, sen, sonsuzluk ve ben
korkusuzca, şüphesizce.
Seni nerede tanımıştım daha önce
Seni neredeyken bu denli sevmiştim daha önce..?
Sadece daha dün müydü,
Yoksa asırlarca önce mi
Öptüm, dokundum, sarıldım
ve muhtaç oldum sana öylesine çok…
Şimdi çok farklıysa da yüzün
sen, sen sensin, sadece sen
o hep göz alan ve gümüş gibi parlayan
muhteşem parıltısında dansettiren.
Yaşamıma girergirmez bildim seni,
o sonsuz ebedi gecede
Neresiydi o seni çok sevdiğim daha önce
Nerede incitmiştim seni daha önce..?
Nerede incittim seni o kadar derin- öylesine derin ki
beni tanımadığını söylediğini duyacak kadar…
Ve beni yalnızlığında saklayabileceğini,
beni zorba hükümdarın esaretinden,
ve volkanlar dünyasından azat ettiğini.
Neresiydi o aklımı karanlık uykularla doldurduğum
Nerede kaybettim seni daha önce..?
Yaşamını verdiğin anda mıydı,
hani şu Pharoah kralini kurtarırken?
Yoksa altın ana gemimizin uçup gittiği sırada mıydı
Satürn'un halkalarından?
Ya da anlaşmamızı yaptığımız ve
mor boşluğa doğru sürüklendiğimiz sırada mıydı?
Buluşacağımıza çok emindik de diğer tarafta
Oysa öyle bir yer yok muydu?
Nerede kaybettim seni daha önce
Nereden tanıyorum seni ben..?
Gördüğüm anda bildim yeniden bulduğumu,
o rüyalarımda yer alan binlerce şarkının şarkıcısını
o eskiden bulunduğumuz yerleri anımsatan
zihnimdeki renklerin ressamını
Şimdi çok açık görüyorum ki-o aydınlanan gerçeği
Bütün anlamsız sürüklenmeler geçmişte kalmış
Ve sen dönmüşsün benim birtanem
Asla gitmemiştin ki.

Çeviren: Zeynep Nihal

Where have I known you before
where did we play among galaxies bright
laughing and dancing, creating each night
deciding the course, to then venture on out
love, you, space and I
free from fear, free from doubt
where have I known you before
where have I loved you before
was it just yesterday
or millenia ago
I kissed, touched, held and needed you so
your face is so different
yet you, you're you, just you
still glowing and silvery bright
wondrous dancingly bright
I knew you the moment you entered my room
that infinite eternal night
where have I loved you before
where have I hurt you before
where did I hurt you so deep-so deep
to hear you say you knew me not
when you alone could save me there
and free me from that tyrant's keep
defender of the vulcan worlds
where filled my mind with blackened sleep
where did I lose you before
was it when you gave your life
to save that Pharoah King
or when our golden mothership took flight
far away from Saturn's rings
was it when we made the pact
then drifted into violet space
so certain we would meet the other side
but there was no such place
where did I lose you before
where have I known you before
the moment I saw you I knew
I had found again the singer of a thousand songs
that haunted every dream
the painter of the colors of my mind
reminding me of places we had been
I'm seeing clearer now - the truth unfolds
the past all drifts away
you're back again my dearest friend
You never went away
Chick COREA