30 Nisan 2012 Pazartesi

Sufi'me

bir varmış bir yokmuş
masalmış
rüyaymış
düşmüş
düşüm der Sufi'm
Âşk yoldaşın olsun
yoldaşı âşk olandı
ÂŞKına kavuştu
söz bitti
hakikatte zaten hiç olmamıştı
sadece ÂŞK vardı
şimdi şu anda sadece O var
Selametle git
Rahman ile...


11 Nisan 2012 Çarşamba

7 Nisan 2012 Cumartesi

ÂŞKın Hakikati

Bir Efendiyle karsilasmak insani bastan asagi degistiren ÂŞKin bir hakikattir. Hakikatte ne oldugunuz uzerine hep bir sorgunuz vardir ve sorguladiginiz seylerin hep bir ucu acik ve muglaktir, fludur sizin icin, bakarsiniz kimi zaman gordugunuzu sanirsiniz, kimi zamanda hakikat orada oyle duruyordur gormez gecersiniz. Gonlunuz konusur siz duymazsiniz, diliniz soyler duymazsiniz, eliniz dunya isiyle oyle oyalanir ki kalbiniz bir oyle doner bir boyle doner durur, mesgulsunuzdur hep. Bir gun Efendi gelir, alir gonlunuzu gonlune kor, kor olursunuz, yaniverirsiniz, yanmak haz olur, yakar kiymetgâhiniz cosar gonlunuzde, nereye baksaniz artik diliniz susar, eliniz durur, konusur onun nefesi ile gonlunuz.

Niye yaziyorum bunu biliyormusunuz, cok fazla unsiyet kurmadigim bir yazardir, Necip Fazil Kisakurek, onun Efendisi Arvasi Hazretlerinin Ankara'da Cemal'e kavustugu istirahatgahina gitmistik gecen sene, orada sairin bir dortlugu ile karsilasmistim, diyordu ki,

Anladim isi San'at Allahi aramakmis!
Marifet bu,
Gerisi yalniz celik comakmis.

Cocuk oyunundan yetiskin oyununa gecerken birdenbire Efendisi ile karsilasmis ve gozlerine baktigi anda artik o eski ben hic olmamis, bir ben var bende benden iceri diyen Yunus gibi..