28 Ekim 2010 Perşembe

ben gördüğünü sanan bir körüm..

Yağmur var, şemsiyem yok, durakta epey bekledikten sonra gelen ilk otobüse kendimi fırlatıyorum ve gördüğüm ilk boş yere oturuyorum. Otobüs hareket ediyor, yanımda bir genç kız oturuyor,elinin altında çantası ve bir beyaz baston var, bastonda altı nokta körler derneği yazıyor, okuyorum yazıyı.Trafik o kadar yoğun ki; tekerlekler neredeyse dönmüyor, epey bir zaman sonra, kız dönüyor ve gülümseyen gözleriyle bana, sıhhıye'ye daha varmı? diye soruyor, yanıtlıyorum, SIHHIYE Mİ? EVET DAHA ÇOK VAR YANİ DAHAA ÇOOOK YOLUMUZ VAAAAaaar, anladığınız gibi avaz avaz bağırarak konuşuyorum bir an sonra sesim inceliyor ve susuyorum, hatta içime çekiliyorum, utançtan büzülüyorum birazda, kız bana yine gülen gözleriyle dönüyor ve anladım diyor, suskunluğum büyük.Ben senin duymadığını zannederek bağırarak konuştum, görmeyen sen değilsin benim aslında, verdiğim anlamlara göre hayata bakıyorum, ben körüm diyorum, kız yine tatlı tatlı gülüyor ve estağfurullah diyerek beni onaylıyor. Sonraa epey sohbet ediyoruz gülüşerek, o nasıl kulaklarıyla gördüğünü anlatıyor, ben dinliyorum yani umarım dinliyorum, çünkü; belki de sağırım, onu da bilmiyorum, şimdilik dinledim sanıyorum..

25 Ekim 2010 Pazartesi



affetmek üzerine..

zihin duygulardan beslenir, duyguyu hisset, bedeninde keşfet, kabul et, gelsin ve izle, sonra gidişine tanık ol, şuursuz bir halde kal, zihin anılardan beslenir, anı duygusuyla gelir, hisset, kabul et, izle ve gidişine tanık ol, bu süreç affetme sürecidir, takılırsan duyguya ve o anıya, bırak takılı kal, reddetme, izle, gidene kadar gözle, girme içine,özdeşleşmeden; affedersen bu beden toprak olduğunda zihnin de cenneti bilir, yoksa kendi cehennemin olur anıların ve duygular..

18 Ekim 2010 Pazartesi

                                                  
                                                  http://www.flicker.com/    photos tangkapdari lensaku
Sabah uyandığımda yanılsamalarımı düşünüyordum, sonra FB de paylaşılan bir videoyu izliyorum, yanılsamalar üzerine:) ne güzel bu dünyada olmak, bedenli olmak, yansımalara kanmak, yanılmak, hayatıma birilerinin girmesi, sonra çıkması, başka birilerinin henüz çıkmamış olması, birilerinin teğet geçmesi, yanyana olsak da birilerinin hayatıma hiç girmemesi, girenin, çıkanın, çıkmayanın, girecek olanın hep yanılsama olması, yanılsamalara hamd ediş,  sanki bir trenim, doluyorum, bazı duraklarda boşalıyorum, yeni yolcular giriyor içime, sonra diğer durakta iniyorlar, bir süre terminale boş gidiyorum, terminalde doluyorum, taşıyorum onları bir süre, biliyorum ki hep tek başına bir makinistim, birileri selam veriyor yolda, selam veriyorum onlara, birilerinin trene kızgınlığı var, yetişememiş benimle yada gecikmiş yada kaçırmış beni, selam veriyorum onlara da, almıyor kimi, başını çeviriyor kızgınlıkla, durmuyorum nedenlerde, devam ediyorum yola, hiç tanımadığımı sandıklarım selam veriyor yolda, gülümseyerek alıyorum selamlarını, bu beden olmasa tek başına makinistin ne yapacağını bilmiyorum, duygular dolduruyorum trenime boşaltıyorum onları her vites değiştirişimde, karanlık tünellere giriyorum, girdiğim gibi çıkıyorum, korkularım var, heyecanlarım var, sevinçlerim var, kıskançlıklarım var, iyilerim var, kötülerim var reddedemem ki onları,onlarla varım, onlarla biliyorum kendimi, bilinmezlikte yol alıyorum, tek ışık var kendime ait olduğunu sandıklarımı aydınlatıyor, hiçbir şeye sahip olmadığımı anlıyor zihnim, bu boyutta zihnimi bu anlayışla suluyorum, huzur oluyor, huzurum, huzura gidiyorum,meğer hep huzurundaymışım…

11 Ekim 2010 Pazartesi

kendini bir tasarım olarak gördüğünde bir tasa başlar içinde, kendinden çıkamazsın o zaman..bırak sana dair tüm tasarımları,kendinden kendini çıkar sessizce..

7 Ekim 2010 Perşembe

fiziksel dünyanın özü fiziksel olmayanda yatar, maddenin özü madde olmayandadır, boşlukları görmediğin için, süreksiz olanı, süreklilik olarak algılıyorsun. Zamanı nasıl bilirsin?Zaman senin Farkındalığındadır, zaman aslında yok, sen saf bilinçsin, o hep orada duruyor, başka yaşamlarında da oradaydı, sen minik bir bebekken de oradaydı, sadece ona dokunmanı bekliyor..bu yazıyı okuyan kim? bekle, kelimesiz alanda dur ve bak, okuyan kim? bunu yazan ne? farkındalık, herşeyle herkesle ilişkili olan farkındalık; sana neşe, mutluluk, nezaket hisleriyle gelen, AŞK ile gelen farkındalık, o senin özün; hiç çabasız bir OLUŞ halidir o, ona sor her yaptığın şey için sor ona; kolay mı? eğlenceli mi?güldürüyor mu?sonucundan mutlu mu?yanıtlar sana evet diye geliyorsa, tam özüne dokunuyorsun demektir. Sonsuz, süreksiz, ölmemiş ve hiç doğmamış OL AN'lasın..işte onun için merkezinde olduğunda O'nunlasındır ve işte onun için o zaman birşeyler için çaba harcaman gerekmez, olduğun gibi olduğunda herşey sana gelir..


en fazla ihtiyacın olan kendine duyduğun samimiyettir.Kendine geldiğin bu yolculukta olan ile olması gereken arasındaki farkta bulursun onu, hep bir olması gereken tanımlaması vardır ve bu senin, hep olmadığın biçimlerde mış gibi yapmana neden olur, bu tanımlamalar yorar, hayatın bu tanımlamalar olduğunu sandığında, dışarda ne varsa ona bağlanırsın. Oysa sen samimiyetle kendinle ilişki içine girdiğinde tanımlamalar yoktur, neysen osundur çünkü ve kendini kabul edersin her halinle, kıymetlisindir bilirsin ve o zaman dışında aramazsın o kıymeti. Sen kendini o tanımlamalara uydurdukça dışarda hep birileri sana konuşur ve sen içine sağır hale gelirsin. İçini duyabilmek için, sor kendine ben kimim, al eline kalemi, başla, ne olmadığını yazmaya, samimi ol, dürüst ol, kendinlesin neysen o ol, böylece kendi merkezine gelirsin, o zaman senin birşeyler için çaba harcaman gerekmez, olduğun gibi olduğunda herşey sana gelir. Aslında gelen giden birşey de yoktur,çünkü evrenini yaratan SEN, sen olur gelir..

2 Ekim 2010 Cumartesi

benim için işaretleri hep izlemek gerekmiştir..

bundan yıllar önceydi, meditasyonlarımda sürekli yeşil bir yıldız görürdüm ve ondan geleni çok yoğun hissederdim, nedir acaba anlamı derdim..

bigün bir dergi geçti elime, Türklerin 11 yıldızlı venüs simgesini anlatıyordu, aa demiştim işte bu yıldızı görüyorum ben de ama rengi yeşil??

sonra o simgeyi dövme yaptırttım elime, pek severek..

dün kitapçıda dolanıyorum, birşey var, habire belirli bir rafın önüne gidiyorum, haydi bakalım yolculuk nereye diyerek:) alt raftan bi kitabı seçtim, ve rastgele (aslında hiç de rastgele olmadan) bi sayfayı açtım, sayfada yazan;

yeşil renkli yıldız; Venüs simgesidir..

hani sufi Beyazıt Bestami demişya, arayarak bulunmaz ancak bulanlar arayanlardır..işte öyle, işaretleri farketmem gerek, onlar O'nu hep konuşuyorlar ne varki dil ile değil:)