26 Ocak 2009 Pazartesi

Dün akşam BEN …

Topraktan su fıçıları olurdu ben küçükken, içinden suyu, kapagını açıp maşrapayla alırdık, işte o maşrapa girdikten sonra suya, suda bir dalgalanma olurdu,içim dün akşam dalga dalgalandı,balkonda bambudan bir rüzgar gülüm var, rüzgar esintisiyle titrer tatli nameler dökülür dilinden,dün akşam içim titredi bilmediğim bir sevinçten,sabahları erken kalkıp kuşlara yem veririm, bazısının uçarken birkaç tüyü havada sakince süzülür, dün akşam içim işte o tüyler gibi süzüldü..dün akşam okyanusta bir damlaydım ben ve okyanus sardı sarmaladı her yanımı,tüm damlalarla BİR aktim okyanustum dün akşam..

25 Ocak 2009 Pazar




bir eli tutmakla,kalbi zincirlemek arasındaki fark;
verdiginin sevgi oldugunu, kalbininse sen de kaldığını bilince anlaşılır...

22 Ocak 2009 Perşembe



Suyu tutabilirmisin?
Suyu tutabilirmisin, zihnine üşüşen düşüncelerinde su gibidir aslinda, kontrolu senin elinde olmayandır ve akar, eğer onların içine girmez, düşünceyi hayalinde eylemle birleştirip dünyaya kancalamazsan, su olmalarına izin verirsin ve kendine de izin verirsin..
Her düşünce içine girip eylemle onu çerçevelediğinde seni dünyaya kancalar, bırak aksınlar..
Unutma, suyu tutabilirmisin..tutarim dediğin her düşünce seni dünyaya kancalar, tıpkı tuttuğun ve akmasına izin vermediğin su gibi, su bir sure sonra tortulanır, yosunlanır, parlaklığını kaybeder..
İzin ver kendine..
Unutma dunya koskocaman bir illüzyon ve tutulmuş, bırakılmamış su(düşünce) yüzünden heryeri bataklığa dönüşmüş ama sen g’özünü yıldızlara çevirebilirsin..
Tutunmadan..

13 Ocak 2009 Salı

bişeyler yazmak için açtım blogu, baktim saat 15.15...
Eleman


Bütün diğer adımların aksine, ulaştığı bu katmanda, oluşan yeni
dengelere, yepyeni gölgeler biçilmişti. Ve tabii ki, ulaşılan her yeni
gerçek biran evvel kabullenilmek , yadırganmadan sahiplenilmek isterdi.

Eleman ise, kesin net biriydi. Evet burada olduğuna göre tabii ki
farklıydı. Ama bu farkı, farklı birer kalıptan yüklenmiş gibi, kenarlı
ve keskindi. Sırf bu yüzden açığa çıkan yaraları ,gölgelere fark
ettirmeden dağlanamayacak kadar çoğalmıştı.

O yaşlı şeytanın sözleri geçti aklından";Yol için zihnine basma kalıp
yapıştırılan düşler sadece süs, temel değil. Kimseden umar
bekleme, ulaşamayacağın yerlere çıplak ve yalnız gitmelisin. Özellikle
yolda yolcu kalanlara dokunma. Yabanlık bulaşmasın adımlarına.
Yoluda düşünme, o kendini bilir. Her hamleyi göreceğim derken,
ruhundaki dehlizlere düşme yeter. Bırak sudan sebeplerden akıp gitsin
zaman.Çünkü zamanın yüklediği görevleri sorgusuzca sırtlanırsan,
yarını düşünmene gerek kalmayacaktır. Unutma ki sen sadece bir
yolcusun. Hiçbir şeyi çözmen istenmiyor";

Eleman şeytana ettiği, ilk büyük küfür bitmeden içinde ki
boşluğu yokluyor. Birazdan, gölgeler devasa kara hacimlerini elemanın
omuzlarına yığacak. Bir adım sonrasında , varlığı bu batığın
içerisinde hastalıklı bir iç çekişmişçesine yankı bulup kaybolacak.
Ve O ihtiyar şeytan, yola sahip olmanın tadına tekrar varacak.

SSDemirci.

donence...

109.masal

"eger gidersen dönene degin hiç kipirdamayacagim.Senin askinin disinda hic bir sey beni hareket ettiremez.Burada simdi de hic kipirdamadan bekleyecegim.Sense beklenmenin ice ceken enerjisiyle hep benim durdugum merkezin etrafinda döneceksin.Yaptigin yada yaptigini sandigin tum eylemler, benim hareketsiz, duragan ve tas gibi durusumun etrafinda gerceklesecek.

Benim merkezini olusturdugum bir daireden asla kurtulamayacaksin" dedi kadin ve durdu sanki asktan yapilmis bir heykelmiscesine ya da bir heykel asik olmuscasina.Ruhu yukari dogru hareket edene kadar hic kipirdamadi.Ve fakat, ruhu kanatlandikca, merkezini olusturdugu dairede yukarilara tirmandi ve adamda...

Cem Mumcu,Hassas Ruhlar Terazisi,Okuyanus yayinlari.