5 Şubat 2010 Cuma

Hani sabah kalkarsınız yüzünüzde bir gülümseme,çevrenizdekilere tatlı tatlı şakalar yaparsınız ya da aklınıza sizce komik bir şey gelir, onu paylaşırsınız; size dönen yanıt buz gibidir, karşıdaki laf olsun diye komikmiş der, bi de sağol der? yüzünüzde gülümsemeniz donar mı? enerjiniz aşağıya çekilir mi? ama ama komiktii? ee iyi zaten komikmiş dedi? ama o bana komik bişeyler yaptığında ben böyle tepki vermiyorum? ee iyi de bundan ona ne? Bilinki o an merkezinizde değilsiniz, hafif hafif dışarıya bağlanmış ve o bağlılıkla savrulmaktasınızdır.Bu niye yaşanır? Merkezinize geri gelin diye..

Eğer birşeyi karşılık için yapıyorsanız, egonuz sizden önce gidiyor demektir, çünkü, karşılık için yaparken beklentiler oluşturursunuz, oysa unutmamalı "Sevginin kendisi başka birinin yaptığı bir şeyle ilgili değildir. Karşılıklı sevmek değildir esas olan! haa bu olursa amennaa hatta şamda kayısı ama olmadığında, zaten sevginin kendisi olduğumuzu hep hatırlamalı" :)

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Bana da çok olan bir şey bu yaa mutlu olunca mutlu olmasını bilemiyor insan, ama sen onla mutlu da mutsuz da oluyorsun nedense?**

sufi dedi ki...

Bazen bir şey anlatmaya başlarsın dinlemez kimse seni.Dinlenmiyor olman gururuna dokunur."demek ki anlatacaklarımı duymaması gerekiyormuş "der susarım. Belki de nefsimi cilalayacaktı, sözlerimin dinlenmesi..Hıı? olamaz mı der ve avuturum kendimi.Sevgilerimle.

guguk kuşu dedi ki...

mutluluğu hep dışarıdan gelecek bir durum olarak egosentrik bir şekilde aramamız ne fena

Fuliyama dedi ki...

Bu tür durumları ben de yaşıyorum...özellikle sevgili sufi'nin bahsetiği "dinlenmeme" olayını. Kimi zaman kendime acı çektiriyorum, ben ,görünmez miyim diye, kimi zamansa, ben söylüyorum ortaya, duyan duyuyor duymayanın kendi seçimi, diyerek avutuyorum kendimi..hele ki çok heyecanlı ve neşeli bir anda içimden dışarı akan enerjinin tepkisizlik duvarlarınca yutulması yok mu:), sevgili Nilü'nün dediği gibi ne iyi hatırlatıyor bana kendi merkezimden çıkmış olduğumu:)