İbrahim el-Havvas henüz bir öğrenciyken, bir Mürşid'e teslim olmak istemiş. Bu aziz kişiyi bulmuş ve öğrencisi olmayı taleb etmiş.
Mürşid cevaplamış; henüz hazır değilsin.
Genç adam inatla üsteleyince Mürşid; Tamam sana birşey öğreteceğim. Ben Mekkeye Hacc'a gidiyorum, benimle gel.
Mürid memnuniyetle kabul etmiş.
Şimdi biz yol arkadaşıyız demiş Mürşid ve devam etmiş; birimiz rehber olacak diğeride ona uyacak, rolünü seç.
Rehberliğine uyacağım demiş öğrenci.
Nasıl uyacağını biliyorsa rehber olacağım diye cevaplamış Mürid.
Seyahat başlamış. Bir gece Hicaz çöllerinde dinlenirken yağmur yağmaya başlamış. Mürşid ayağa kalkmış ve öğrencisini korumak için üstüne battaniye örtmüş.
Bunu senin için ben yapmalıydım demiş öğrenci.
Sana bu yaptığıma uymanı emrediyorum diye uyarmış Mürşid.
Gün ışımaya başladığında, öğrenci; yeni bir gün başlıyor, bugün ben rehber olayım sen de öğrenci ol diye teklif etmiş, Mürşid de onaylamış.
Genç adam, ateş yakmak için çalı çırpı toplayacağım demiş.
Mürşid cevaplamış, bunu sen yapmamalısın, ben yapmalıyım.
Genç adam, sana ben çalı çırpı toplayana kadar burada oturmanı emrediyorum deyince, Mürşid'in cevabı şu olmuş;
Bunu yapamazsın çünkü rehberin öğrenciye hizmet etmesi öğrenciliğine uymaz.
Bundan sonra da Mürşid her fırsatta genç adama öğrenciliğin ne manaya geldiğini anlatmış.
Kutsal şehrin kapısında yolları ayrılmış. Bir süre sonra öğrenci, Mürşid'i yeniden gördüğünde gözüne bile bakamamış.
İşte senin burada öğrendiğin, öğrenciliğin esasıdır demiş Mürid.
*İbrahim Şah, Dervişlerin Sırrı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder