19 Aralık 2009 Cumartesi

kendimi kullanma klavuzu, dolayısıyla yaşamı, düşünceleri ve duyguları kullanma klavuzu ama en önemlisi kendimi kullanma klavuzu..

bunu en kısa zamanda bitirmeliyim, baktımda basit bir aletin bile kullanma klavuzu var, öylesine karmaşık bir varlığım ki; o halde bana haydi  haydi lazım, karmaşıklığımı basitleştirmem lazım, yani lazım dediysem önşart değil elbette ama iyi olur anlamında..

mademki bana bir kader, alınyazısı yazılmamış ama kaderimi yazmam yazılmış, o zaman hangi düşünceleri seçeceğime özgür irademle karar veriyorum, hangi frekansdaki düşünceleri seçersem, bunu hangi duygularla yaşarım, bir klavuz halinde yazmalıyım ki böylece OLANı kendime hatırlatmalıyım..ancak böylelikle kendi programımın sorumluluğunu da alırım..Ona en yüksek frekansı yükleyebilecek donanımla yaratılmışım, sonuçta kendimi programlayabilecek bir programım:)

hangisini seçersem ne olur, hangi duyguları arşive atıyorum, hangi arşive atılmış duyguları yeniden yeniden yaşıyorum, acilen kendimi kullanma klavuzu yazmalıyım, yazmalıyım ki, kendimi bil'(m)e(li)yim:)

7 yorum:

sufi dedi ki...

"Kendimi kullanma kılavuzu" çok sevdim bu fikri.Gabarimizi iyi ölçmemiz, dayanabilme gücümüzü, taşıyabileceğimiz yük kapasitesini tesbit etmemiz gerek.Ya sınırsız sonsuz olduğunu tespit edersek?
Sevgilerimle.

nilüfer dedi ki...

Sufim dört kitabın manâsında sır olan, bu nedenle bir türlü anlayamadığım, gelen her bilgeyle her peygamberle, anlatılan, yazılan, söylenen de bu zaten, programlanmış programımızda sınırsız sonsuzluk var ama ben o programı işletmeyi bilmiyorum..

Çünkü kendi programımı kapasitesinden düşük düşüncelerle çalıştırıyorum, zannımca uygundur yüce Rab bilir, yargılamaz elbet bu yüzden, sadece bekler gelmişi geçmişi ANda olan, bilir ki; birgün OLacağım onunla ki zaten O'nunlayım aslında..

peki ne zaman; kitaplarda anlatılan( ki asıl klavuz onlar) ve sır olan; kendimi kullanma klavuzumu yazıp, kendimi BİLdiğimde, O'nu da bileceğim..

sevgimlee..

Fuliyama dedi ki...

belki de kendi kendimizi kullanamayız..yani içimizdeki program kendi kendini başlatamaz..belki de bu makinanın çalışması için kendimizden öte birşey gerekli...

arşive atılan duyguları yeniden yeniden yaşamanın nedenleri neler?
bunu ben de merak ediyorum cidden...

nilüfer dedi ki...

zannımca duyguya tanık olarak kalamayınca, yeniden yeniden yaşanıyor, o duygular ve düşünceler bizim değil, bize ait değil,(bu arada beyinde bir düşünce merkezi yok, düşünceler bize geliyor, biz düşünmüyoruz) hangi duyguya girersen, ona uygun frekansdaki düşüncelerde haşırt diye geliveriyor, ve biz duygunun içinden geçeceğimize, duygu bizim içimizden geçiyor ve çoğunlukla bastırılıyor, bastırınca da sivilce gibi birikip, yeniden hortluyor, oysa duygu bizim bir üst boyut ve anlayışa geçmemiz için araç, aracı kullanamadıysak bi daha bidaa geliyor kullanalım diye:)
muckaaaa fulim..
hamiş: demin demeyi unutmuşum, bu sorduğun soru bugün birbaşka yerde eşzamanlılıkla yanıtlandı bi can dost tarafından, yazdıklarım ordan yüreğimde kalanlar:)

Fuliyama dedi ki...

teşekkürler nilüm...duyguya tanık olmak nedir? onu hissetmemek mi? yoksa hissedince, mesela duygu acı verdi acıyı yaşadık, ağladık. bu durumda tanık olmamış mı oluyoruz? bu konularda birtürlü kavrayamıyorum olayı...sabrına sığınıyorum yani...
mucksss

nilüfer dedi ki...

estagfurullah sisterım ne olacak şurda laflıyoruz;
bi duyguya tanıklık hali zannımca şöyle bişi, kendimden örnek vereyim;

şimdik bi şiir okudum ve hüzün dalga dalga üstüme geliyor, şiiremi hüzünleniyorum, hayır zihnimde o duygunun bir yarası var, gidiyor zihne ve arşive giriyor ahanda acıyı yaratan hafızadaki kayda ulaşıyor(bu kayıt bazen kişisel ama çoğunlukla toplumsal)eğerki o duyguya tanıksam, bunun zihnimin bir oyunu oldugumu bilirim, zihnimi beslerim; elbette ağlarım, üzülürüm aslında gerçek olmayan acıya,(zihin o acıyla besleniyor,korkuyor acı olmazsa BEN gücümü ve HAKİKATi bileceğim beni oyalıyor..) ama BEN o duygu değilim, zihnimin dizginleri elimde BENim ve bir süre sonra çıkarım o durumdan ve çıkışıma da tanığımdır.Bunu böyle bilince bir dahaki sefere aynı acı oyununa girmemeyi seçebilirim yada girerim beslerim zihni ve çıkarım..

kendini sevmek kendini kabullenmek lafları varya dile pelesenk olan,orada sen bişi yapmıyosun seni seven sen değilsin, orada kendini seven, kabullenen sadece SEN varsın,bilirsin bunu,hissedersin, seni seven SENsin ve hamd edersin, böyle olunca O'nu da sevensin, çünkü SEN O'sun..

Fuliyama dedi ki...

Gönlüne ve içtenliğine sağlık...
sevgimle...