22 Haziran 2009 Pazartesi
21 Haziran 2009 Pazar
20 Haziran 2009 Cumartesi
Bulutsuzluk Ozlemi - Sozlerimi Geri
Bulutsuzluk Ozlemi - Sozlerimi Geri
meltem34 tarafından gönderilen video
19 Haziran 2009 Cuma
17 Haziran 2009 Çarşamba
..bir mesaj daha..
zihnimin içinde yasiyorum, disimda maddi olarak gorduklerimin hepsi birer elektirik sinyali, madde altına inildiginde, herseyin atomdan olustugunu, atomun kendi etrafinda hizla dondugunu ve aslında onunda bosluktan ibaret oldugunu, kuantum fizikcileri soyluyor zaten ve beynim bu sinyalleri aliyor, yorumluyor ve algi alanima gerceklik olarak sunuyor.
Bu durumu, O, sifir alanından; bosluktan, O'ndan yani buyuk zihinden ayri olmadigimi, ayrilik yanilgisi icindeki zihnime mesajlarla anlatıyor; kisaca; hem kendi kucuk zihinim icindeyim ama aslinda boslugun da icindeyim.
Bosluk ise aslinda dolu, kuantum alan kuramına gore; bosluk parca ve dalga olarak hareket eden atomlardan olusuyor. Alan yani bosluk, uzayin her yerinde mevcut olan bir sureklilik iken, parça yonuyle de surekli olmayan, tanesel bir yapıya sahip. Kisaca gerçeklik BiR ama farkli gorunuslere sahip. Atomun ve parcacikların arasindaki elektromanyetik etkilesimi saglayan da fotonlar. Bu arada boslukta, surekli bir parçacık ve anti parçacık yaratimi var, bu yaratim ise; cok kisa bir an icinde olumle bitiyor, yani parcaciklar surekli doguyor antiparcacikla birlesiyor ve yokoluyor ve bu harekette dalgalanmayi meydana getiriyor, cumlemin basinda dedigim, boslugun dolu olmasinin arkasinda yatan gerceklik de bu.
Ve o bosluktan mesajlari ozum aktariyor, onlara sezgi diyoruz. Dun, servisten eve gelirken 144 nedirki diye dusunuyordum, once serviste birinin dusuncesini cektigimi dusundum ve "alanimi kapattim" diye niyetlendim, basimi cevirdigimde yandan gecen arabanin plakasi ALL..bi kac dakika sonra isiklarda beklemeye basladik, onumdeki arabanin plakasi RUH..icice gecmis matruska evren "ben" yohhum dedikce, bana mesaj yolluyor sanki:D
12 Haziran 2009 Cuma
5 Haziran 2009 Cuma
Dün gece oyle tavana gözlerimi dikmiş izliyordum, birden bire bişey oldu içimde, ve bunlar aktı; BEN; "ben yok ki" (ben: egom,küçük zihnim; bunlari tanimlayacak başka kelime olmadığı için elimden bişey gelmiyor) derken, onun bir yansıma olduğunu ifade ediyor. Şems'in dediği, "nefsi silenlerden değil, bilenlerden olmak" aslında bu dediğim de.Yani yansımanın varlığını bilmek ve aslında onun yokluğunu da bilmek..
Madde olan herşey, aslında ruhumun ve O'nun yansıması, eger bir ben var dersem, bir sen de olacak..öyle olunca da okyanusta bir damla olacağım, küçük bireysel zihnimle baktığımda bu böyle; ben bir damlayım; oysa onun(egonun, küçük zihnin) sadece yansıma oldugunu bilince; BEN O'nun içindeyim, O benim kalbimde değil,ve aslında O'nun içindelikliğimi bilince okyanusum...
Madde olan herşey, aslında ruhumun ve O'nun yansıması, eger bir ben var dersem, bir sen de olacak..öyle olunca da okyanusta bir damla olacağım, küçük bireysel zihnimle baktığımda bu böyle; ben bir damlayım; oysa onun(egonun, küçük zihnin) sadece yansıma oldugunu bilince; BEN O'nun içindeyim, O benim kalbimde değil,ve aslında O'nun içindelikliğimi bilince okyanusum...
4 Haziran 2009 Perşembe
badulcan...
Bugünkü paylaşımım bir patlıcan yemeği:D:D vallahi,çok leziz, çok nefasetli ve bereketli bir yemek.Ustelik en önemli özelliği hiç su katılmayıp, sek olarak pişmesi, kendi kendine pişen,pişerken sulanan, verdigi suyunu pişme noktasında tatlandırıp çeken bir yemek.Tıpkı OLAN haline pişerek dönüşen insan gibi:D
malzemeler:
6-7 adet orta boy patlıcan (badulcan da denir)
5-6 adet sivri biber (büber de denir)
7-8 adet orta boy domates (tomtiss de denir ve Ayaş tercih edilir)
5-6 diş sarmısak (sarımsak denir)
yarım su bardağı z. yağ (ya da kanola yağı)
yapılışı;
Büyükçe bir tencereye, tüm kabukları soyulmuş ve parmak kalınlığında jülyen kesilmiş patlıcanlar konur, domatesler kabuklarından sıyrılır ve iri parçalar halinde eklenir, biberler de kesilerek ilave edilir.Kabukları soyulan sarmısaklar bıçak ile minik parçalar halinde kesilir ve hepsinin üstüne z. yağı dökülür, tencerenin kapağı kapatılır ve tamamen kısık ateşte bir saat pişmeye bırakılır.İlk yarım saat tencerenin kapağı hiç açılmaz ki yemek lezzetlensin, yarım saat sonunda tuzu ilave edilir, bir saat sonra ateşten alınır ve soğumaya bırakılır, bu kısmı yalan, çünkü yemek o kadar güzel olurki, soğumaya bırakılmadan ekmekle içine dalma işlemi gerçekleşir:D
Bu da ne derseniz şimdi, bu benim hayata bakışım, yaşamdaki herşey ruhsal, çünkü, ruhsallığımızla aslında birbirimize yansıyoruz ve yaşam oluşuyor, ne varki sevgili küçük zihnim, koşulsuzluğa ve ölümsüzlüğüme götürecek olan küçük zihnim, ufak tefek hesaplarla, yaşamda yok bu ruhsal, bu değil hesaplarıyla,başka başka şablonlarla, yargılama ve ayıplarla kendini kaybettiği için bunu göremiyor sanırım:D
malzemeler:
6-7 adet orta boy patlıcan (badulcan da denir)
5-6 adet sivri biber (büber de denir)
7-8 adet orta boy domates (tomtiss de denir ve Ayaş tercih edilir)
5-6 diş sarmısak (sarımsak denir)
yarım su bardağı z. yağ (ya da kanola yağı)
yapılışı;
Büyükçe bir tencereye, tüm kabukları soyulmuş ve parmak kalınlığında jülyen kesilmiş patlıcanlar konur, domatesler kabuklarından sıyrılır ve iri parçalar halinde eklenir, biberler de kesilerek ilave edilir.Kabukları soyulan sarmısaklar bıçak ile minik parçalar halinde kesilir ve hepsinin üstüne z. yağı dökülür, tencerenin kapağı kapatılır ve tamamen kısık ateşte bir saat pişmeye bırakılır.İlk yarım saat tencerenin kapağı hiç açılmaz ki yemek lezzetlensin, yarım saat sonunda tuzu ilave edilir, bir saat sonra ateşten alınır ve soğumaya bırakılır, bu kısmı yalan, çünkü yemek o kadar güzel olurki, soğumaya bırakılmadan ekmekle içine dalma işlemi gerçekleşir:D
Bu da ne derseniz şimdi, bu benim hayata bakışım, yaşamdaki herşey ruhsal, çünkü, ruhsallığımızla aslında birbirimize yansıyoruz ve yaşam oluşuyor, ne varki sevgili küçük zihnim, koşulsuzluğa ve ölümsüzlüğüme götürecek olan küçük zihnim, ufak tefek hesaplarla, yaşamda yok bu ruhsal, bu değil hesaplarıyla,başka başka şablonlarla, yargılama ve ayıplarla kendini kaybettiği için bunu göremiyor sanırım:D
3 Haziran 2009 Çarşamba
iki dünya var
biri dünya;
sorgulanan,
sorgulatılan,
eleştirilen,
yargılanan,
illüzyon üstüne,
illüzyon yaratılan,
bu dünya...
bir dünya daha var;
sadece GERÇEK OLAN,
yalnızca GERÇEK OLAN,
ANda BiR, ANda varOLAN
hep varOLAN ANda;
o gerçekki;
geçip gidiyormuş gibi sanılan, zamanda,
illüzyonun dünyasında yorumlanan,
anlaşılmaya çalışılan,
sorgulanan,
sorgulandıkça O'ndan uzaklaşılan,
o gerçek ki; sadece koşulsuz OLAN
kuralsız OLAN,
sadece varOLAN,
işte onun için; ya gerçekle OLur insAN,
ya illüzyonda ona bakar yorumlar,
o gerçek ki; herşeyin ötesindedir,
ve orada durmak demek aslında; illüzyondaki herşeyi
terkediştir ve o terkediş ki;
tekbaşına,
tüm merhabaların içindedir.
ve koşulsuz OLAN,
herşeyi kabul eden değildir,
koşulsuzluk,
sevgi, AŞK,
yalnızca GERÇEĞE
sadece GERÇEĞEdir,
gerçek zannedilene değil...
biri dünya;
sorgulanan,
sorgulatılan,
eleştirilen,
yargılanan,
illüzyon üstüne,
illüzyon yaratılan,
bu dünya...
bir dünya daha var;
sadece GERÇEK OLAN,
yalnızca GERÇEK OLAN,
ANda BiR, ANda varOLAN
hep varOLAN ANda;
o gerçekki;
geçip gidiyormuş gibi sanılan, zamanda,
illüzyonun dünyasında yorumlanan,
anlaşılmaya çalışılan,
sorgulanan,
sorgulandıkça O'ndan uzaklaşılan,
o gerçek ki; sadece koşulsuz OLAN
kuralsız OLAN,
sadece varOLAN,
işte onun için; ya gerçekle OLur insAN,
ya illüzyonda ona bakar yorumlar,
o gerçek ki; herşeyin ötesindedir,
ve orada durmak demek aslında; illüzyondaki herşeyi
terkediştir ve o terkediş ki;
tekbaşına,
tüm merhabaların içindedir.
ve koşulsuz OLAN,
herşeyi kabul eden değildir,
koşulsuzluk,
sevgi, AŞK,
yalnızca GERÇEĞE
sadece GERÇEĞEdir,
gerçek zannedilene değil...
1 Haziran 2009 Pazartesi
Olan zaten olmuştu, oluyor, onu değiştirmem mümkün değil, ama birşeyi değiştirebilirim, olana dair bakışımı, düşüncemi; düşüncemi değiştirdiğimde; dönüşüm de başlar ve dönüştürürüm de...
Bakışımı değiştirirken olana dair sorduğum soru ;buna egomdan mı, yoksa yüksek bilinçten mi baktığımdır, ego noktasından bakıyorsam çoğunlukla hırs vardır, yüksek bilinç noktasından baktığımda ise keyif ve şevk vardır; hayat işte bu iki nokta arasında gider gelir, aslında tek bir nokta olduğumu anlayana kadar:D
Bakışımı değiştirirken olana dair sorduğum soru ;buna egomdan mı, yoksa yüksek bilinçten mi baktığımdır, ego noktasından bakıyorsam çoğunlukla hırs vardır, yüksek bilinç noktasından baktığımda ise keyif ve şevk vardır; hayat işte bu iki nokta arasında gider gelir, aslında tek bir nokta olduğumu anlayana kadar:D
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)