31 Mayıs 2009 Pazar

Sevgi herşeyi fethetmez ama herşeyi düzeltir,
Beden kutsal ruhun tapınağı değildir, tapınak "kutsal" bir ilişkidir.
Bir kimse/nesne ile kurduğun ilişki, kutsal bir ilişkidir, her karşılaşma işte bunun için kutsaldır.
Onda ne görür, ne düşünürsen o'sun (bir açıklama: bu spiritüellerin agzına pelesenk olan aynalık değildir, bu "bende gördüğün, sen de olan demek" değildir, bu, benim; sen de ne gördüğüme ilişkindir, çünkü sende ne görürsem bilirimki ben de olandır, yoksa başkasının benim hakkımdaki düşüncelerine takılmak demek değildir, başkası bugün benim için iyi, yarın kötü düşünebilir, adı üstünde, bu düşüncedir ve gelir geçer, bunu şöyle ifade edebilirim belki kısaca, ben kirkbin aynali bir lambayim, başkasında gorduklerim nefsime ait olan ve aynamda temizleyip parlatmam gerekenleri gosterir, aynamdaki her parlama ile BENBENden içeri girerim ) o insanda ya kendini bulur ya da kendini yitirirsin.
Bağışlamak, affetmek, kurtuluşundur ki; zaten kurtuluş, O'nun evladı olan senin, en saf halindir, öyle yaratıldın, sahte benlik algınla O’ndan ayrı olduğunu sanıyorsun..
Ego suçluluğu seçiştir, Kutsal ruh ise suçsuzluğu seçiştir, sen her zaman masumdun, masumsun..
Özel bir ilişki, özel bir sevgi, egonun seni cennetten uzak tutmak için kullandığı bir araçtır.
Tanrınınkinden başka sevgi olmadığını anladığında, herkesle kutsal bir ilişki içine girersin.
Sen ayrı, bölünmüş bir parça değilsin, sen kutsal zihnin içindesin, onunla BiR. İman bu BiRliğin görülmesidir, O’nun birleştiridiğini ego ayıramaz.
Tanrı seni kendinden ayrı olarak yaratmadı, ondan hiç ayrı olmadın.Sen sadece bedenden, sadece gözden oluşan bir varlık değilsin, sen şeklin ötesindesin, gözlerinle gördüğünün ötesindeki cenneti bilirsin, o şimdi buradadır, başka bir zaman yoktur her AN şimdidir, hakikat şimdi de gizlidir, Tanrı hakikattir; çünkü o şekle bağlı değildir, şekle bağlı olmadığı için de sırdır, sır da şimdinin içinde saklıdır..
kaynak: course of miracles'dan derleme..

22 Mayıs 2009 Cuma

bir duam var...

Allahım, BENi, BEN olamamaktan, BENi, BENi yaşayamamaktan koru. Bugünün bana getirecegi, deneyimler, duygular, seçimler için, sorumluluk almama ve bana yaşamam gerekenleri yaşayabilme, görmem, duymam,hissetmem gerekenleri yaşayabilme cesareti ver...

21 Mayıs 2009 Perşembe

Zihnen 3. boyutta olmamak
yani; zihnimle yarattigim dualiteyle savasmak yerine, zihni gevis getiren surecten cikartmak, OLANi kabul etmek, teslimiyet halinde OLmak, yani neysen O oldugunun farkindaliginda OLmak boyut atlamaktır, kimbilir, o zaman insan bedenen ve ruhen de bu boyutta olmayacaktır, belki de isinlanmak budur ehehe:)

ANlıyorum



ANladım,

ANladığını.

ANlamadığımı,

ANlamadıklarımı ,

ANlamayacağını,

ANlıyorum;

BİRde O gün

gelince,

ANladıklarımı,

ANlayacağını,

Tıpkı

ANladıklarını,

ANladığın gibi..

18 Mayıs 2009 Pazartesi

tek BiR GERÇEK...



insanın görmedigine inanması "inançtır", inancın arkasında "istenç ve umut" vardır ve umut gelecege dair bir plan değil aksine şuANa ait bir "niyet"tir.

tek bir şey var o da GERÇEK.Insanın bunun üzerine yazdığı hikayeler, yorumlar O'nu, GERÇEKi sınırlar, kafese sokar.Sonra o kafesin varlığına inanmaya başlar yeni düşünceler ve yorumlarla onu destekler ve gerçek olmayanın içinde kaybolur. İnsan tek BİR GERÇEKtir.Hem herşey hem de hiçbirşeydir. Bunu ya bilir ya da bilmez, uykudadır.Bilen ÖZgürdür.

17 Mayıs 2009 Pazar

zıddı mı tamamlayanı mı?


Bu boyutta herşey zıddıylamı var oluyor yoksa zıddı diye anlamlandırdığımız onun tamamlayanı mı?

Siyah, beyazın zıddı mı? eril dişilin zıddı mı? ikilikler dünyası olan bu boyuttan bakıldığında, bunun yanıtı evet olacaktır sanırım.Bes duyu organımla algılayabildigimin ötesinde kaç boyut var bilemiyorum ve elbette siyah ve beyazın dışında kaç potansiyel var bilemiyorum.Bu açıdan bakıldığında da bir durumu sadece iki potansiyeli ile dusunmek, onun derinligini azaltıyor gibi gelir bana.

O halde iki zıt gibi görünen durumu, birbirinin tamamlayanı olarak düşünebilmenin yolu nasıl olabilir?, aklıma yinyang sembolu geldi, bu sembolun etrafını saran bir çember vardır, o çemberin içinde yinyang karşı karşıya gelir ve birbirlerini de aynı zamanda tamamlarlar, çember bu tamamlamanın sembolik anlatımıdır.

Gündelik hayatta sıklıkla karşılaşılan birbirine zıt dusmenin aslında tamamlanma oldugunu anlamak, kalpte bir huzur yaratır.Fikirlerin, tartışmaların, problemlerin algılandıkları ortamda çözülememesinin sebeplerinden biri de budur.Zıddı olarak düşünmek ve algılamak...

13 Mayıs 2009 Çarşamba



Bizim karşı apartmanımızda bir işyerinin, balkonunda beslenen bir köpek var.Sanırım hırsızlığa karşı olarak bir önlem için besleniyor, yoksa niye geceleri balkonda bırakılsın ki? Neyse asıl diyecegim, bu köpek her ezan sesinde, avazı çıktığı kadar havlıyor ve uluyor, özellikle sabah ezanında, onca sessizlik içinde, ezan sesini duydugu anda köpegin havlaması da tüm gücüyle yankılanıyor tum sokakta.

Sabahın o saatinde, megafondan çıkan ve yankılanan o ezan sesi,hayvanı felaket korkutuyor ve korkusunu bastırmak icin başlıyor o da karşı sese..yada kendini çok yalnız hissediyor, tüm geceyi sessizlikte ve karanlıkta, o ufacık balkonda geçiriyor. Sabahın olmasını bekliyor ki; sahipleri gelsin de neşelensin, onca karamsarlığı içinde de bir insan sesi duyunca, sevincinden coşuyor..

Bilmiyorum artık neyse ne, bu sabah uyandım, baktım yine havlıyor, içimden tıpkı nefs gibi bu köpek dedim.Yalnız, herşeyi, evreni sadece kendinden ibaret sanıyor,korkuyor kendinin dışında bir ses duydugunda ve saldırıyor o sese karşı kendi sesiyle.Ne ironik..Duydugu ses o kadar kuvvetli ki; acizligini hissettikçe daha çok kukruyor, bagirişiyla sesi bastirmaya calişiyor, oysa ses her beş vakitte kendini ona hatırlatıyor:D

Ne tuhaf dedim içinden, yaşamda herşey aslında BiRşey ANlatıyor vakti zamanı geldiğinde, kimi masal oluyor kimi gerçek diye adlandırılıyor..

8 Mayıs 2009 Cuma


Önce melekler yaratilmis, Allahin tecelli etmis hali olmuslar ve onlar her daim Suphaneke derlermis,
sonra Ademi yaratmis Yaradan, Adem Allah ZATiyla elhamdülillah deyince, melekler bu sözü de sevmis ve tekrar eder olmuslar,
sonra Nuh'u yaratmis Yaradan, puta tapiliyormus o zamanlar, Nuh; La ilahe illallah demis ve melekler bu soze aşik olmuslar ve soylemeye baslamislar,
Sonra Hz.İbrahim tecelli etmis ve oglunu kurban ederken, Allahuekber demis, melekler bu sözü de katmislar soylediklerine,
ve sonunda Peygamberimiz,Bismillahirrahmanirrahim ve la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim demis,(bütün tecelliler O'ndandır, O'na aittir, kuvvet ve kudrette O'na aittir)melekler bu soze secde etmisler, Peygamberimiz dunyadaki butun seylerden daha tatlı olan bir sey yoktur, bu sözden gayri demis..

Bunu niye anlattim; bazen gundelik hayatin icindeki olaylardan, insanlardan, etkileniyorum, onlarla iliskiye giriyorum ve kalbimdeki ile iliskimi unutuyorum, sonra da niye? diye soruyorum, bi kitapta okumustum diyordu ki; sen baskalarına sevgini veriyorum saniyorsun ama sen kalbini veriyorsun.. o zaman O mahsun kaliyor..yasamimda karsilastigim acilarda hic niye? demedim, hep peki, OLan simdi budur demek nasip oldu,acimda yanimda birileri oldu, beni sevgileriyle sardilar, uzuntumu hafifletmeye calistilar ama hafiflemedi, yasamimda insana dayandim,kalbimi verdim, insan yikildi ama o yikilmasaydi kalbimi verdigimi bilemeyecektim, hazinemi geri aldim, beni sardi sevkatle, bir ve tek ÖZ Oldugumu ve TAM oldugumu boylece AŞKla ANladim...Yasamda, "baskalari" dedigimiz ve oyle sandigimiz insanlarla iliskiye girmekle mumkun, o iliskinin uzerine çikabilmek, acilarin, sevinçlerin üzerine çıkabilmek ve kendi TEKligin ile bakabilmek,o iliskilerle mumkun, yasamimda iliski içinde oldugum her candan, Allah razı olsun...

7 Mayıs 2009 Perşembe


Dünyada devin, ancak onun bir parçası olma. Dünyada yaşa, ancak dünyanın içinde yaşamasına izin verme.

Bu söz Osho'nun sözlerinden biri, bi kaç gündür izliyorum evrenimdeki her şeyi, dikkatimi nefesime odakladim, oldugum hale degil (allah razı olsun bunu anlatandan)..

Anlamlar ve anlamlar uzerinden algilanan bir dünya burası, gecen gun bu konuyu anlatirken derste, anlamlar uzerine tartismanin yersiz oldugunu soyluyordum, cunku verdigimiz anlamlar, bizim algi kodlarimizda, dunya içinde olusturuluyor, cevremiz tarafindan sekillendiriliyoruz kisacasi.Ve ayni anlam koduna sahip olanlar birbirlerini kendi anlam kodlarinin dogrulugu konusunda desteklerken digerlerini de disliyorlar, boylece herkes konusuyor ama hiç kimse birbirini ANlamiyor, yada ANlamis gibi yapiyor, aslinda iletisimsizlikte bundan kaynaklaniyor sanirim, "mış gibi" yapmaktan.

Uc dil var;biri, konusulan ve yazilan ama kimsenin kimseyi anlamadigi, dunya dili :)digeri, ayrı dillerle konusulsa da yazilinca herkesçe anlasilan, rakamlarin dili :)sonuncusu da konusulmayan ve yazılmayan ama herkesin ANladigi, adina kalbin, evrenin, O'nun dili denen dil.Bu uc dilden ilki, iste "mış gibi" iletisime neden olani..

Bugün meslekdaslardan biriyle konusuyordum, tamda bu konu denk geldi, dediki, disardaki dunyaya karsi ne kadar abuk görünürse görünsün kisi, kendi icinde tutarliysa yaptıkları ve ettiklerinden, o haliyle kabul edilmekte toplumda..Dedimki, işte bu; kendi OLma ile yuzyillardan beri tum ogretilerde anlatilan, cunku kendi OLma, sadece içsel kabulle ne'ligini bilme hali, onun disaridaki yansiması nasil görünürse görünsün umurunda olmama hali, o yansımaya bagli olmama hali, iste o zaman dünyanın icinde yasanabiliyor ancak dunya içimizde yasamiyor..
çok seviyorum ben Osho'yu çok..

2 Mayıs 2009 Cumartesi


- The best free videos are right here
- The best free videos are right here">

İşte hayat...çarkları durdurmak için "farketmez" noktasına ulaşmak,; dikkati,odağı dünya üzerinden/sistem üzerinden çekmekle mümkün olabilir...

Sistemdeki rolunu oynamak ama o role tapınmamak, hırslarını, nefsini görmek ve onlara dur bakalım hele bir demek, kendi dışındaki sahip olmak istediklerinin ulaşılmazlığını fark etmek ve kendini bilmek, bilmek ki; kendi içine dönüp, ben kimim demek...