19 Temmuz 2010 Pazartesi

Kaybetme korkusu..



Ömrümü yiyen en temel korkumdur; kaybetme korkusu..ömrümü yiyen diyorum çünkü, ben korkumu görüp içinde yarattığım bilinçaltı suçluluk duyguma bakmadığım için O ya da HAYAT bana sürekli bakmam için deneyimler sunar, al bir de bunu dene diye…

Böyle bir korkum olduğunu, 2000li senelerin başında yaşadığım bir deneyimle fark etmiştim, bu deneyim benim için acıların en büyüğüydü ve o günden sonra her şey ve herkes kaybedilebilirdi, o halde kaybetmemek için tutunmalı, bırakmamalıydı. Bu durumda suçluluk duygusu da egoyla ve her şeyi kendinin yarattığı sanrısıyla pekişiyor ve yarattığım illüzyonda, dışımda hep yeni suçluluk duyguları ve kayıplarla karşılaşıyor ve yeniden kendimi suçluyordum, malum iç dışı yaratır. Ancak, bir mucize oldu, her kaybetme deneyiminde kendime daha da yakınlaştım, bana bu deneyimleri yaşatan Öze şükran duyuyorum, onun yarattığı farkındalıkla bugün korkumu görüyorum..

HAYAT bir nehir ve elbette iki kıyısı var, birinden birine doğru yüzerken dalgaları tutabilir misin?, dalgalar hayata dair verdiğin anlamlar olsun, onlara sıkı sıkıya yapışabilir misin? Mümkün müdür bu? Ya dalgaya karşı yüzersin, toplumsal koşullanmalara bayrak açar, onlarla savaşır, anlamları reddedersin ki; reddettiğin şey kabulsüzlüğündür ve içine alıp, bakmadığın ve izin vermeyip, reddettiğin için, sana bunu kabul et diye, bir gün mutlaka döner geri gelir ya da o dalgalarla bir süre yüzersin, o an için, o anlamın geçerli olduğunu görür, dalgayla beraber hız kazanır ve sonra dalgayı bırakırsın ardında, anlam geri de kalır.

Bağlanmaya verdiğim anlamın ardındaki kaybetme korkuma izin verdiğimde ve farketmez diyebildiğimde hiç kimsenin ve/veya hiçbir şeyin aslında kaybolmadığını, sonsuz kalbin içinde her daim beraber ve içiletişimde olduğunu bildiğimde, öyle bir nefes almıştım ve huh demiştim ki; içime aldığım O nefes, O’nun nefesiydi ve bana nil “var aslında yok” diyordu yine…

2 yorum:

guguk kuşu dedi ki...

haklısın öncelikle primer korkumuzun ne olduğunu bulmak önemli. çünkü diğre korkular, duygular bu ana korku kazanı içinde gelişiyor. daha sonra hangisi hangisinin anası çözmek zor olur. yazından sonra düşündüm...kendi ana korkumu ve buldum: sevilmemek, terkedilmek.....
yaşadığın acı anladığım kadarı ile çok büyük. tahmin ettiğim kadarı bile içimi yakıyor. ama güçlü, erdemli insan olmak zordur zaten düşüm.
evet korktukça o korkuya daha bir sıkı tutunuyorsun. kısır döngü bu. daha çok deneyimle karşılaşıyorsun sonra.
evet bugün ben de öğrendim dalgalara tutunamazsın, debelendikçe de batarsın...biran önce engin denize kendini bırakıp, suyun içinde, onun gücü ile kalacağımı öğrenmem lazım.

Adsız dedi ki...

kaybetme korkusu ne güzel duygulardan birisi aslında.Hiç bir şeyin bize ait olmadığını,var dediklerimizin perde olduğunu gösteren.

ne varlığa sevinirim
ne yokluğa yerinirim
aşkın ile avunurum
bana seni gerek seni.