Benim çocukken kartondan bebeklerim vardı,onların kıyafetlerinin satıldığı özel kitaplar olurdu, bebekler yan durduğunda neredeyse hiç gözükmezlerdi, ip inceciklerdi, o kitapların içinden, rengarenk kıyafetleri keser, bebeklerin ön yüzüne monte ederdim ve bakardım. Bu bebeklerin kıyafetleri rengarenkti ama renkahenk eksikti..o ahengi veren şey, aslında derinlik, eksikti..
Gündelik hayatta onca koşturmaca içinde, zaman zaman derinliğimi kaybederim, tepkisel, reflektik, kopya kimliksel algılarım vardır, kelimelere verdiğim anlamlar,o anlamlarla geçmişe dayalı bir hafızam, bunlar hemen açık ediverir kendini.
Bu arada ne zaman bir söz üzerine düşünsem, ben onu deneyimlememişsem eğer, hop gelir önüme deneyimleyeyim diye, daha dün; "kelimeler boştur, ona anlamları siz verirsiniz" diye Osho'nun bir sözünü okumuştum, deneyim bugün geldi; algılarımı ve kelimelere yüklediğim anlamları bana gösteren dostlarla, bir anda rengarenk ama renkahenk eksiği, mat ve derinliksiz halimi görüverdim, gösterdiler hamdolsun..
Rengarenk ahenkle bütünleşmediğinde, derinlik, o sarhoş edici farkındalığının ışığını , siz onu bütünleştirin diye yakar, yakar ki; karanlıkta kalan yan aydınlansın, temizlensin, kabul gelsin diye onu size bazen bir can Dost gösterir, bazen hayatın içinde hiç tanımadığınızı sandığınız bir can, görmeye niyet edilmişse en temelde görülecektir..kendinizden başka bakacağınız birşey de yoktur zaten..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder