31 Mart 2009 Salı
dün gece zihnime gelen dusunceleri izliyordum, bana dair bir dolu etiketime, sifatima dair, hem gaddar hem yumusak, hem zalim hem şevkatli, hem hayal hem gerçek, hem cemal hem celal ve insan olma yolculugunda kamil insan denilen,O'na dair sifatlari BiRlemek için ANda farkindaligini tutan, AŞK olAN en özüm öz olAN..genellikle sert sıfatlarim, ilahi isigin farkinda olmayan yanlarim, ben farkinda olayim, onlari gorebileyim ve dahi kabul edebileyim diye aynalardan yansir bana, temizligin adida budur, kirlenmeden temizlik olur mu?belki buna temizlik de demeyeyim de her bir yani BiRlemek, kabullenmek diyeyim, sanki daha uygun olur boylesi..
Insanin bedeninde bakipta göremeyecegi tek yer g'özüymüş, tipki O'nunda kendini görebilmek için bize bakmasi gibi, ben de kendimi görebilmek için aynalara bakiyorum ve yansiyan, benden bana ben olAN, ne ka kusur ve guzellik varsa ben de olan BEN OLAN... Bunlari gece yazarken, elimdeki kaleme bakiyorum, markasi infinity:)
Düsünce soze, soz kelimelere, kelimeler yaziya, yazi harflere kaplaniyor, sonra o kaplanan,uzeri giydirilenleri okuyorum, hem kendimi okuyorum hem kaplananlari, onun için; söze degil öze bakarim demis Mevlana, özü sözle giydirenlerden olmak, söze özü dökebilmek nasip olur muki? kismet:)
30 Mart 2009 Pazartesi
eheh:D bazi gunler butur muzurluklari evde yaparim, dun de o gunlerdendi, yumurtayi dik sekilde masaya koyma isi,kucumsemeyin, cok buyuk bir ciddiyetle yapip, fotografini da cektim:)sonra bunu yapabiliyor olmaya hamd ettim, gercekten saka degil, hayir diksen noluyor, ne isine yariyor denebilir, ben de diyorum gulerek, ama yumurtanin ozune, bana bunu becerebilme niyeti veren ozume ve elbette O'ldurANa hamd ediyorum:)
29 Mart 2009 Pazar
guzel eylem nedir?
aydinlanma BENin secimimidir, yoksa BENim hangi aynadan yansiyan oldugumu bilen O'nun, cesitli vesilelerle BENi ulastirdigi bir TAMlanmamidir..
Tasavvufta TAMlanma denilen gelisim, duz evrimsel bir cizgi icinde anlatilmiyor, devran, carkifelek benzetmeleriyle, cemberin iki ucunun birbirine ulasmasi olarak anlatiliyor, bunu aslinda yeni dunya ogretileri de bu sekilde belirtiyorlar..Tıpkı ay gibi diyor Lütfi Filiz, ay da hilalden dolunaya, iki ucun birbirine ulasmasi ile TAMamlanir, iç dis ile birlesir..
Cok fasetatlı bir aynayim, hangi aynam parliyorsa amelimde o yönde, murad edilen O'nun yansimasi olan aynalarimin isil isil parlamasi, bunun için de calismak lazim elbette, nasil ki para için disimda calisiyorsam, AŞK için de içimde gayret göstermeliyim, bu dunyada calismanın niyeti; almaya,içsel calismanin ozu ise her daim vermeye tabii,tum sifatlarin BENi degil, beni tanimladigini anlayip, HİÇ oldugunu bilerek ve her seferinde, kendimden kendime , maddeden manaya yol ve yolcu oldugumu hatirlayarak..
ayna deyince yine Lutfi Filiz'in noktanin sonsuzlugunda(cilt bir, sf:436) anlattigi bir oyku ile bitireyim;
Padisahlardan biri, sarayin yenilenmesi için Turk ve Çinli ustalar tutuyor, basliyorlar calismaya ve salonun ortasini bir perde ile ayiriyorlar, Çinliler, duvar susleri, heykeller ile suslerken odanin o bolumunu, Turkler sabah aksam duvarlari parlatarak ayna haline getirmeye baslamislar, sonunda aradaki perde kaldirilinca Çinlilerin her yaptigi aynalardan yansimis..
ne guzel degil mi? her ne varsa niyetinde aynandan yansir amele...
25 Mart 2009 Çarşamba
23 Mart 2009 Pazartesi
resim: Alex Grey
Az once, sesini duyunca yuregimin sevincini hissettigim can kardeşimle konusuyordum telefonda, her nekadar kendisi bilse de soyleyecegim buradan ben de, o herseyiyle TAM, simdi oldugunu dusundugu bu haliyle de TAM, daha once oldugunu dusundugu halleriyle de TAMdi, ve ve hep TAM olacak, bazen disardaki yansimalarimiz eksik oldugumuz yonunde etiketlemeler yapiyor, yansima kim? aslinda o da BENim bi parcam, parcalarimin benden beklentileri var, benim benden beklentilerim var, peki ne yapacagim?
Içsel huzur disari nasil yansir diye dusundum bir an, olan her halimize kabul vererek olabilirmi acaba?ittirdigimiz, daha once kabul vermedigimiz her bir parçamiz simdilerde burdayim ben, simdi TAM zamani, hadi kabul ediver simdi beni diye geliyor akin akin, eee niye insan olduk, zahir bunun için...
bir hikaye;
Gulup eglenmeyi cok seven bir melek yeryuzune inmis,orada oyuncak ev yapan cocuklar varmis, Melek oyuncak eve girmek istemis, ama yalnizca oyuncak bebeklerin sigabildigi o kucucuk yere girememis.
" O zaman" demis "ben de baska bir yol denerim. Bir parmagimi su taraftan, obur parmagimi bu taraftan, her bir parcami ayri bir yerden yollarim. "ve bir kaç parcaya bolunup, her parcasi ayri bir yerden eve girmis. Icerde de parcalar biribirine rastladikca sIkIsmIslar, ve anlasmazlik cikmis. Aralarinda kavga etmeye baslamislar. "Burasi benim yerim, burada ne isin var?" diyorlarmis. Melegin her bir parcasi, bebek evinde cikarinin pesine dusmus.. Bastaki meraklari gecince, melegin bir parcasi disari cikmak istemis.
Fakat baska parcalar onu birakmak istememisler. Onu alikoymuslar; " Burada kalacaksin, hiçbir yere gidemezsin." Bazi parcalari da disari atmak istemisler, ama onunda bir yolunu bulamamislar. Yani aslinda ayni melege ait oldugunu bilmeyen, ama bilincinde olmadiklari bir cekimle birbirlerine dogru suruklenen parcalar arasinda bir kargasa yasanmis. Sonunda melegin kalbi de cikip dolasmis ve her bir parcayi soyle yatistirmaya calismis;
"Siz benden ciktiniz, size hizmet etmek istiyorum. SIkIntIya dustugunuzde sizi kurtarmak istiyorum. Bir seye ihtiyaciniz oldugunda onu gidermek istiyorum. Bu bebek evinde ne kadar sIkIldIgInIzI biliyorum."
Fakat bazilari demisler ki; "bizim sIkIldIgImIz yok, halimizden cok memnunuz.Bir sIkIntImIz varsa, o da bu evde kalmak istedigimizden, ama asil sIkIntIsI olanlar oburleri, biz degil" Kalp "pekala" demis, o zaman sizi seyredip eglenecegim, SIkIntIda olanlara anlayis gosterip, hosnut olanlara yardim edecegim."
Bu kalp melek parcalarinin atomlar gibi etrafa sacildiginin bilincindeymis. Ayni bedene ait olmalarina ragmen bundan busbutun habersiz olan obur parcalarsa, bilincli ya da bilincsiz kalbe dogru yoneliyorlarmis. Kalbin etkisi bu kadar buyukmus. Duyarli cicegi IsIga donusturen gunes kadar etkiliymis. Boylece melegin kalbi de ona duyarlilik gosteren her parcayi bizzat kalbe cevirmis ve kalbin kendisi de IsIk ve hayat oldugundan bebek evine sigamaz olmus. Kalp hem bebek evinde olmanin sevincini yasiyor hem de kendinde ucup gidecek gucu buluyormus. Ayni bedene ait olan parcalari buldugunda o kadar seviniyormus ki; her bir organi ayri ayri isleyip zamanla kalbe donusturmus ve boylece gayesine ulasmis...
kaynak;Sufi Meditasyonu, Hazret Inayet Han, sf; 105-106.
21 Mart 2009 Cumartesi
Gunle gecenin dengesi,
Bu boyuttaki pek çok işaret bir seyi gösteriyor, ancak o kadar çok isaret varki belki de en iyisi kör olmak deyip, görmemeyi seçiyorumdur.Iste o isaretlerden biri; ekinoks, ANin sonsuzlugunda tek bir noktada zaman dengeleniyor, gun ile gece esitleniyor.
Boyle isaretlere dikkat edince yasamimdaki dengesizlikler daha cok dikkatime giriyor, bu da dogal cunku, burasi dualite dünyasi, bu boyutta yok varla, var yokla biliniyor.
Bir an kiziyorum sonra sakinlik geliyor, bir an seviniyorum sonra üzülüyorum, bir duygu geliyor deneyime girmek için ardindan bir baskasi, bazen o duygularin ta dibine kadar giriyorum, bazen sadece duygunun gelisini ve gidisini izliyorum,bazen suyun akisina direniyorum, bazen su olup akiyorum, insan OLmanin hazzi bu mudur acaba?neligini/kimligini bulmak ve sonra sadece o OLmak, bugün biraz karistim sanirim, aynadan yansiyanlara kizdim, kizana kizdim sonra, tevekkül (yada farkindalik) bugün gec geldi, bugünde böyle bir gun oldu...
bir bardak huzur alirmisiniz? ya da huzursunuz zaten, bir bardak çay ona katik olur mu?
neyin, neyden, ne aldiginin aslinda bir onemi yok sanirim, olan sudur ki, bu bir bardak demli çay,baharin mujdesi olan bugün, parkin müdavimleriyle içilmis, kalpte kalan tadla paylasilmistir...
müdavimler; çocuklar, bir adet ördek, su, hava, gunes, toprak :)
20 Mart 2009 Cuma
bugün bunu da yazasim geldi...
Bu oykuyu Lao Tzu çok severdi.Olay Çinde gecer,köyün birinde cok yoksul ve yasli bir adam yasarmis. Ne varki krallar bile onu kiskanirmis, cunku inanilmaz guzellikte bembeyaz bir atin sahibiymis.Krallar bu at icin, adamin hayatini kurtaracak kadar para teklif ettikleri halde, atini satmaya yanasmazmis."O benim atim degil, arkadasim" dermis."Bir insanin hele hele bir atin satildigi nerde gorulmus?"
Bir sabah at kacmis.Koy halki yoksul adamla alay etmeye baslamis."Gordunmu beyinsiz"demisler ona.Keska satsaydin onu, ne bahtsiz adamsin".
Yasli adamin gorusu farkliymis."o kadar ileri gitmeyin, atim ahirda degil, gercek bundan ibarettir, gerisi yargidir. Basima gelen, bundan sonra gelecek olanin yalnizca bir bolumudur.Sansli ya da kotu kaderli olup olmadigimi daha sonra gorecegiz" demis koylulere.
Koyluler gulup gecmisler.Onbes gun sonra beyaz at geri donmus.Ustelik tek basina degil, on iki adet yabanil atla birlkte. Bunun uzerine koy halki, adamin evine dolusup, "hakliymissin deli moruk" demisler."Basina gelen, senin de dedigin gibi, bir talihsizlik degil, Tanri'nin bir lutfuymus meger"
Yasli adam tavrini hic degistirmemis,onlari bir kez daha uyarmis yalnizca; "Bakis aciniz yine yanlis.Fazla ileri gidiyorsunuz,yalnizca atin geri dondugunu soyleyin yeter.Bu donusun lutuf mu yoksa bela mi oldugunu zaman gosterecektir.Sizler kitabi alip, tek bir cumlesinin bir tek sozcugunu okuyan ademlerdensiniz.Kitabin tumu hakkinda nasi yargiya varabilirsiniz ki?"
Koyluler haset içinde,onca ati kiskana kiskana evlerine donmusler.Yasli adamin bir tek erkek evladi varmis.Vahsi atlari egitmeye baslamis ve atin birinden dusup, iki bacagini birden kirivermis.Koy halki yasli adamin ileri goruslulugu karsinda adeta secde edip;"Hakliymissin ihtiyar" demisler."Tek erkek evladin, atlar yuzunden bacaklarindan oldu.Bu atlar senin basina belaymis meger".Bir tanesi isi iyice azitip, "bu yasta kim bakacak sana?her zamankinden yoksul sayilirsin artik" bile deyivermis.
Yasli adamsa, istifini bozmadan koylulere, yargilama hastaligina tutulduklarini anlatmaya calismis."Oglumun ayaklari kirildi;bu dogru. Bunu soylemeniz yeterli.Illede kesin, degismez bir sonuc cikartmak adina debelenmeyin, hayat bir zincirdir, sebep sonuc yeni sebep zinciri.Hiç kimse yasamin tumunu, bir kere de gorup yasayamaz. Yasam, bolum bolumdur; parcalar, fragmanlar halinde gelisir."
Iki hafta kadar sonra savas cikmis.Tum gencler askere alinmis, ama sakat oldugu icin yasli adamin oglunu askere almamislar.Koy halki, salya sumuk, aglamaktaymis, cunku savasta yenik dusulecegi, ve gidenlerin hemen hemen tumunun olecegi kesinmis.Yasli adama cok sansli oldugunu soylediklerinde, o, yine oglunun askere alinmadigini, koylulerin tumunun ogullarinin ise savasa gitmis olduklarini soylemekle yetinmis.
Yargilama, sakin yargilama!kesin karara varmak icin acele etme, ayrintiyi genellemek yanilgidir.Kucucuk varsayim yada olaylardan genel sonuclara sicrama. Hemen uzulup, cabucak sevinme, yargilamaya baslarsan gelismen son bulur; artik buyuyemez, evrimci ve giderek devrimci olamazsin.Yolculugun hic bitmesin, zaten yasam yolculugu kolay kolay bitmez.Bir yokus son bulur, bir digeri cikar karsina, bir kapi kapanir, bir digeri acilir. Zirveye ulasirsin, bir baska zirve seni mutlaka ceker. Yasam sonsuz, bitmez tukenmez bir yolculuktur, tipki Tanri gibi..
Amacin, gayen adina kendini harap etmeden, yolculugunun tadini cikartirsan, hedefine ulasirsin, surec icinde buyur gelisirsin...
Kaynak: Bhagwan, Ask Ermisi;sf;61-63.
çokluktaki BiRlige aşığım,
herseyde gördügüm O'na aşığım
gördügümün O oldugunu
gösteren canina aşığım
aşk oldugumu caninla bildim
aşık oldugumun da O oldugunu...
şimdi evrenin bir yerinde bir zaman
olura ihtiyacin olursa sevgime
O'nun içinde O'nunla BiR olan
BENim
aşk ile akar BEN OLAN sana...
herseyde gordugun BEN
BEN BENi bildim sen olan BENle
soru sorma bana
BENim cevabim SEN
herzaman sevilensin
tohumdun tomurcuklandın
aşkla dogdun
aşksın SEN...
düş
bugün sabah bi baktim bademler acmis, bahar gelmis, off yaa yine mi acıcaz, bu sogukta yine mi ayni sey diye sikayetlenmeyen bademler, Oshonun "kafasiz yurumek" meditasyonunumu yapiyorlar acaba?:)
tanrisal zihnin, hep kullandigim bireysel zihnimin yaninda varoldugunu zihnimle idrak ettikçe, aslinda carcar sikayet etmek, nasilda zorlasiyor, kendimle celisiyorum olmuyorrr:)
gecenlerde TVde bir sufi hanim adi sanirim Cemalnur, konusuyordu, kendisi gibi sufi olan bir yaslica bayanin, agrilari nedeniyle doktora gittigini,doktorun 'sikayetiniz nedir' sorusunu uzun sure, utana sIkIla sessizlikle cevapladigini, sonunda bayanin esinin araya girerek, doktora,
"ona sikayetini sormayin doktor bey, o sikayet etmez, sikayet etmenin rabbine karsi gelmek oldugunu dusunur, O'ndan gelene sikayet edilmeyecegini bilir" dedigini anlatiyordu...dedimya, ya et sikayet kendi kendinle celis yada etme:)
Kimseye etmem sikayet, aglarimm ben halime, Titrerim mucrim(suclu) gibi baktıkca istikbâlime:))diyen bu sarkida cok yaniliyor zannimca, cunku benim BENden baska kurtaricim yok...
15 Mart 2009 Pazar
12 Mart 2009 Perşembe
ben(kucuk ben, malum o hep biseyleri anlayamaz, ha bire zihin yapar:) hep sunu anlayamamistim, bugün icimde bir anlayis oldu; BEN beni yaratiyordu( m) ve BEN diger yaratilmislarda da BENdim aslinda ve nasil oluyordu da BENdim?herkes farkli farkliydi, onlarla ayni degildim, nasil oluyordu bu?
O'ydu, ilahi ASKti yaratan BENi, BEN bu yaratimda secme sansina sahiptim,O'ndan gelen hisleri, bedenleyip O'nun BENde gozlemesi için, O'nun kendine bakarak kendini gozlemesi için.Bunun için, O'ndan illuzyonel olarak ayrilmayi BEN seçmistim,secme gucum var cunku bu gucu veren de yine O,BEN hem bir damlayim hemde okyanusum, okyanusun gucu minicik damlanin içinde, her damla BIRlesip okyanus OLuyor, boylece BEN bana ve O'na hizmet ediyorum,kendimin bir boyutunu deneyimlemek için fizikseli seçtim, SIMDI buradayim, BENim her seçimim ILAHIdir cunku O'nun secimidir.Ondan ayri olmak oyununa kapilip, ego, yada zihin yada beden sandigimda kendimi, bu seçimi her nekadar unutmussam da ki unutmam yine O'ndandir, demekki uygundur, SIMDI o ayriligin mumkun olmadigi hatirlatilmaktadir, farkliyim cunku mikroda yaratiyorum ama ayri degilim O'ndan ve varligimin OZunu bilincle, farkindalikla deneyimliyorum, hala içimde Vuslat var, hala ayri oldugumu dusunuyorum ama bu sadece dusunce de var biliyorumki kalben aslinda EVdeyim, basamaklari teker teker cikiyorum,ve sureci tamamliyorum, yani her basamakta bir cemberi kapatiyorum sonra surecte yeni cembere geciyorum.
O'nun tutkusu ASK, ASK ile BENi gozluyor,ASK ile her yaptigimi gozluyor ASK ile ASIK, boyle olmasa beni yargilardi, her yaptigim için suclardi,o BENi yargilamiyorken ben(en kucuk ben) BENi yargiliyorum, yaman celiski:)
Gecenlerde okudum tutkunun aslinda yasama sevinci oldugunu soylemis A.C., bence de cok dolu bi sey soylemis, hayatin kendisini yaratan O, yasam O ve yasam sevinci ile OLuyor sadece,bisey yapmiyor o oylece sevincle OLuyor, eyleme gecirmek, tutkusunu fizikselde gerceklestirmek gibi degilde, sevincle ASKla OLuyor, cunku O zaten ASK, mikroda biz de yaraticiyiz, ama biz, yani fizikseldeki BENler iste bu yasama sevincini unuttugumuz için simdi hatirlamak nasip OLacak, OLuyor ve de zaten OLdu...
11 Mart 2009 Çarşamba
10 Mart 2009 Salı
güneşe özlem
yağmura özlem
aya özlem
ruzgara özlem
ÖZlem bir nefes can
yoktur bu özlemin telafisi derken
gÖZlemektir yok oldugunu sandığının
varlığının içindeki ÖZlemi dedi
sana BEN diye dOLAN
sana BEN olAN
sessiz kelimesiz dilsiz VARolAN
kalbine sevinç olAN
ruhuna his olAN
gÖZleyendir aslında
sana ÖZlem OLAN
geldigin AN BEN BENİMdir
her AN nefesinden yayilAN...
dus/09.03.2009
9 Mart 2009 Pazartesi
bu boyutta lineer zaman içinde herseyin geciciligi..
varmi kalici olan?
içsel ses var diyor,gecicilik içinde kalici OLAN, hem de gordugum, bildigim, her ne zaman baksam orada OLAN, hem çok yakin hemde çok uzak olAN,hem karanlik hem aydinlik olAN,hem degisen hem sabit kalAN, hem durAN hem hareket eden,hem yokolAN hem varolAN, hem giden hem gelen,hem biçim degistiren, donusen hem ayni biçimi koruyAN..
kim/ne mi bu?
O AY...
gecicilikteki kalicilik..dualite içindeki TEKlik...
8 Mart 2009 Pazar
ve bittii..
Avatar da son..
İçim oyle dolduki, gozyasim akti yine, baktim içime, iyiden iyiye baglanmisim ona, kaybetmis gibi hissettim bir anda bitince, ama bu dunyada hersey cok gecici iste,bitiyor ve basliyor hersey, bitisin ve baslangicin tek noktasi OLAN disinda...
Son bölümü izlerken, bana hatirlattigi en önemli sey; BiRleşmeden TEK olunamadigi..tipki zihin, beden ve özden olusan ve adina insan denilen varolanin; ne yalnizca zihin ne yalnizca beden ne de yalnizca ruhdan olusmadigi, bu hayat oyununda üçü bir yaptiginda BEN OLAN BEN OLdugudur..
BİR Oldugunu hatirlamak,
his, dusunce, eylem...öz, zihin, beden...
Hislerimiz; tanrinin ruhumuza dokundugu ve ondan gelenlerdir, farketmeli..
Dusuncelerimiz; zihnimizdedir, zihnimiz bu dusuncelerle cevrilidir, biraz inceleyip baktigimizda(ozellikle meditasyon bunun için çok onemli bir aractir ama illa ki bir teknige de gerek yok, sessizce durup icsel merkezde kalindiginda, zihne gelen her bir dusunceyi izlemekle, özdeslesmeden izlemekle, onlarin aslinda bize ait olmadigini, toplumsal bilincten bize aktigini biliriz) hiç bir dusuncenin bize ait olmadigini anlariz..
Beden, davranislar araciligiyla tumuyle yapandir,bedenimizin dilidir davranislarimiz.. ne OLdugumuzu bilmekle, tum eylemlerimizde OLANi yapar oluruz..hisleri söze, sözleri davranislara donusturuyoruz bu dunyada, bu donusturmede bazen tercumede hatalar yapiyoruz, onun için hisleri söze dokmekte zorlaniyoruz, donusturme isi AVATARin en iyi yaptigi seydi..
Butun bunlari hatirlamak; TAM bilmek demek, o da meditasyonla, duayla,onumuze gelen kitaplarla, tanistigimiz insanlarla, Gurularla, kisaca kendimize koydugumuz hatirlaticilarin bize sunduklariyla, o sunulanlari yani o bilgileri deneyimlemekle ve TAM farkindalik halinde kalmakla mümkün..gerçekten kim/ne OLdugunu hissetmek..
Spirituel bilgiler bize, bildigimizi hatirlatmak için akiyor, fiziksel dunya bize bu bildigimizi deneyimlemek için oyun alani veriyor..oyunda bu hissedis ve farkindalik da "kendini bil"meyi mumkun kiliyor..
Gule gule AVATAR..ben seni çok sevdim..
3 Mart 2009 Salı
2000li yıllarin basi,bir hastane odasindayim, tekbasima yatiyorum, gecenin yarisini coktan geçmis zaman, akrep yelkovan üçü kovaliyor,yattigim bölümde koridorda hemsire diskinde monitorler var, her birinden bir kalp ritmi ses olup yayiliyor ve bir doktor, o saatte, o ritmle tango yapiyor, dinliyorum ayak seslerini ve gulusmeleri…
Yil 2008 bu olayi kadin dogum intern doktorlarina “kimliklerimiz ve hikayemiz" basliginda bir sunum olarak anlatiyorum, kendi hikayeme onlari da tanik yapiyorum ustelik kendi hikayemin tanigi olarak anlatiyorum…
Ve dün, annemin yanindayim hastane odasinda, bir doktor, gözleri zeytin gibi kapkara gülümsüyor bana, ben de gülümsüyorum..siz diyor sosyologsunuz degilmi? Evet diyorum boyle bir kimligim var:) bize, tango yapan doktoru anlatmistiniz, uzun zamandir dinledigimiz en guzel dersti…
Tanigin tanikliginda, hikayem BİRilerine ders oluyordu…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)