12 Aralık 2009 Cumartesi



fotograf: NePNeP *Zeynep Alpaslan
Zihnin hareketleri daima birşeyleri reddetme veya birşeyleri elde etme üzerine kurulmuştur. Zihnin reddettiği yada sıkı sıkıya tutunduğu şeyler asla kalıcı değildir.Zihniniz gelip geçicilik gerçeğine teslim olduğu zaman, düşüncelerin gidecek yeri kalmaz ve zihin dinginleşir. Bu noktada zihin kendisinin aslında ondan asla ayrılmamış olduğunu gördüğü bir bilinç okyanusuna kavuşur. Gerçek doğanız olan kalıcılık olgusunun siz beş, onbeş, elli ve doksan yaşındayken hep aynı olan, farkındalığın sürekli varoluşu olduğunun bilincine varırsınız. Sizin gerçek kimliğiniz ince, hemen göze çarpmayan, neşe saçan farkındalıktır. Kim olduğunuzu ve daha iyi biri olmak için daha iyi şeyler elde etme girişimlerinizin tümünün büyük bir saçmalık olduğunu anladığınız da müthiş, derinden bir kahkaha atarsınız. Ne rahatlama, bu kahkaha, kendiniz gerçeğinden milyonlarca yıldır gizlenmenizden ve nihayet varolma gerçeğine teslim olmanızın coşkusundan gelir...(gangaji, cebinizdeki elmas, bölüm 22 den bir alıntı)

Böylece "Ben kimim/neyim" sorusu da anlamsızlaşır, bu soruyu sadece O'ndan ayrı olduğunu sanan ve sürekli şüpheler içinde kıvranan zihinden başka birşeyin sormadığını da bilir insan:)

Hiç yorum yok: